Ben Frost Club to Club Istanbul etkinliğinde Babylon'da performansını sergilerken.

Club to Club Istanbul: Istanbul’da Elektronik Müziğe Doymak

Avrupa’nın önemli müzik ve çağdaş sanat etkinliklerinde Club to Club, geçtiğimiz Cumartesi günü yani 30 Mart’ta İstanbul’daydı. Beyoğlu’nda farklı 8 mekana yayılarak İstanbul’daki müzik sahnesinin nabzını tutan Club to Club İstanbul öne çıkan elektronik ritimlerle söylemeliyiz ki  çok yaratıcı melodilere ev sahipliği yaptı. Club to Club, İstanbul’da her mekan galaksideki bir gezegen ile simgeleniyordu, çünkü İstiklal Caddesi’nin ışıklarının hiçbir zaman sönmüyor oluşuna ve oradaki sürekli devinime bir atıfta bulunuluyordu.

Dadatart olarak heyecan duyuyorduk. Heyecanla beklediğimiz uluslararası ve yerli müzisyenlerin her birinin farklı mekanlarda aynı anda çalıyor oluşu İstanbul’un çok çeşitli yapısıyla da birleşince bizi daha da heyecanlandırıyordu. Tek bilet ile farklı 8 mekana da girilebiliyor olması ve bu mekanların birbirinden çok uzak olmayışı da bir avantajdı. Böylece Club to Club anlamsal boyutta bir isimden çıkarak pratikte de uygulanabilir bir aktivite halini alıyor, herkes bir gece içinde Indigo, Babylon, Peyote, Chunk, Wake Up Call, Lokal Meydan, Adahan‘ı ziyaret edilebiliyordu .

Konuştuğumuz İsviçreli turistin cümleleri aslında her şeyi özetliyordu:

“İstanbul’u sıklıkla ziyaret ediyorum ve uluslararası müzisyenlerin burada buluşuyor olması gerçekten çok iyi.”

Haberimizin devamında Club to Club İstanbul etkinliğinde dinlediğimiz müzisyenlerin performanslarından bahsedeceğiz. Belki keşfedeceğiniz, müzik çalarınıza ekleyeceğiniz yeni kişilerle sizleri tanıştırmış oluruz.

BABYLON
Babylon Ben Frost’un sahneye çıkma saati yaklaştıkça yavaş yavaş doluyordu. Çalan setle insanlar dans etmek için ısınma turları atıyorlardı. Soluklanmak için bir süre dışarı çıktık, çünkü set dahi gayet iyiydi. Ben Frost’un tınıları kulağımıa çalınır çalınmaz kendimizi içeri attık. İzlanda sanatındaki deneysel duruş sanki müzikle beraber kulağımıza süzülüyordu. Herkes sahneye odaklanmıştı, herkes astral seyahatte gibiydi. Işık insanı başka bir boyuta taşıyordu. Ben Frost’un her hareketi müziğiyle birleşiyordu. Aynı zamanda performansında canlı olarak gitar çalıyor olması izleyici ile var olan etkileşimi daha da artırıyordu. Sert ve bir anda uyaran ritimlerin tek notası bile kaçırılmamalıydı.

Ben Frost Club to Club Istanbul etkinliğinde Babylon'da performansını sergilerken.
Avustralyalı müzisyen Ben Frost, Club to Club Istanbul etkinliği kapsamında Babylon’da performansını sergilerken.

PEYOTE
Dj Archetype & Tetracidrone Peyote sahnesindeydi. Loş ışık ve lounge müzik ile harmanlanmış drum and bass seçici bir kitleyi içeriyordu. Dinleyicisi azınlıkta da olsa içten, etkili ve dans etmeden durmanızı kesinlikle engelleyecek melodiler size çarpıyordu. İki DJ’nin mükemmel uyumu beynin müziğe sekronizasyonu için oldukça etkiliydi. Club to Club’ta rahatı seven ve biraz olsun kalabalıktan kaçmayı düşünenler için Peyote biçilmiş kaftandı. İçkinizi alıp müziğin keyfine varmamak için kesinlikle hiçbir sebep yoktu.

CHUNK
Best Kept Secret’in sakin ve vokal ağırlıklı elektronik müziği hem dans etmek için, hem küçük bir mola verip dans modundan çıkmadan içki içmek için biçilmiş kaftandı. Melodiler sayesinde herkes kapıdan içeriye adımını dans ederek atıyordu. Girmeden hemen önce dağıtılan neonlar ve bez açntalar herkesin keyfine keyif katıyordu. Neon çubuklarla Star Wars karakterlerini canlandıran kişileri görüyor olmak bu neşenin kanıtıydı. Best Kept Secret’in ritimleri hızla yükselip ortalığı harekete boğuyor, baharın gelişini müjdeliyordu diyebiliriz.

WAKE UP CALL
Wake Up Call, karanlık ve partinin tamamlanabileceği bir yerdi. Etkinliğin en karanlık mekanlarından biri dahi denilebilir. Fakat söylemeliyiz ki parti sonrası için biraz soluklanıp dinlenmeye gelen pişman olabilir çünkü Agentorange oldukça hareketli parçalara yer verdi. Her lobu uyaran house müzik, sevenlerini etkinliğin bu kanadında topluyordu. House müziğin vazgeçilmezi olan disko topu, her bir yandan gelen ışık huzmelerini, karanlığı delerek duvara yansıtırken insanı dans etmeye mecbur bırakan etkinliğin tadını sürmemek elde değil! Bazılarına göre çok monoton yapısı olduğu söylenen house müziği bir de Agentoreange’dan dinlemeli.

FLAVIO
Sokak arasında benzer bir Taksim lezzeti, etkinliğin Flavio ayağındaydı. Mekanın küçük oluşundan dışarıya taşmış insanlar seni sokağın başında karşılıyordu. Zagor’un dj setinde ise hafif trip hop müzikler elektronik müzik melodileri ile dans ediyordu.

LOKAL MEYDAN
Barış Bergiten’in house müzik  Lokal Meydan’ın muhteşem lokasyonu ve atmosferiyle birleştiğinde ortaya dans etmek için müthiş bir ortam çıkıyordu. Kalabalık sizi girişte karşılıyordu, Lokal’den kendinizi içeri atar atmaz müziğin ritmine kendini kaptırmış, dans eden genç ve yaşlı jenerasyonu bir arada görebiliyordunuz müziğin her bir bileşeni şehrin her sokağından akıp gelerek   Barış Bergitn’in melodilerinde birleşiyordu sanki. Duvardaki seramiklere yansıyan ve sizi başka bir dünyaya götüren ışık, bir dakika bile durmayan kitle–emin olun merdivenlerde dahi dans eden insanlar vardı- ve şehrin içinden, samimi ve kaliteli bir müzik biraraya gelince bu harmoninin bir parçası olmak kesinlikle isteyeceğiniz bir şey haline geliyor.

INDIGO
Bilindik Indigo havası Club to Club ruhuyla çok daha farklı bir atmosfere ev sahipliği yaptı. Son mekan olarak ziyaret ettiğimiz Indigo’da bizi Alman eletronik müzik grubu Pantha du Prince karşıladı. Özgün ritimleriyle bilinen Alman elektronik müzik sahnesinden birilerini Türkiye’de görmek her defasında heyecan verici oluyordu. Etkinlik başından beri dağıtılan neon ışıklar diğer mekanlara nazaran daha çok Indigo’nun sahne önünde parıldıyorlardı, neonları toka olarak kullananların yaratıcılığına da bir alkışı çok görmemek gerekiyor. Endüstriyel melodilerin eşlik ettiği gecede saat ilerledikçe daha sakin ve dans etmekten yorgun insanın halinden anlayan müzikler çalınmaya başlandı.

Yazı: Ahmet Buğra, Oğuz.